28 Ekim 2015 Çarşamba

ÖZGÜR MÜ BASIN?


Birileri "özgür basın susturulmaz" diye terane tutturmuş.

Bir arkadaşın tabiriyle aç parantez hukuk her zaman herkese lazım. Ve her zaman herkes için hukuk kapa parantez.

Ülkeyi, kılcal damarlarına kadar girerek işgal etmeyi hedefleyen ve bu amaç doğrultusunda tüm kumpasların öncüsü olan BAŞKA bir TERÖR ÖRGÜTÜnün paçavrası olmak ile özgür olmanın bağlantısı, ihtimali nedir?

Ayrıca "Hukuksuz" biçimde basılan kuruluşların yönetim mekanizmalarındaki kişiler, gazeteci değil TETİKÇİDİR.

Bugün kendilerini tartan, bizzat kendilerinin ayarını bozduğu kantardır.

Kumpas davalarında sızdırılan sahte belgeler,
kişilerin özel hayatını mahveden haberler, manşetler,
Onur intiharlarında elinize bulaşan kan
ve sizler;
İntihar eden kişinin intihar şekli üzerinden bile insanları karalayacak kadar şerefsiz, haysiyetsiz, onursuz ve insanlıktan nasibini alamamış Allahsız kişilerdiniz.

Ne oldu?

Attığınız bumerang size mi döndü?

Tüm hatlarınızla hücuma çıkıp yüklenirken Cumhuriyetin tüm kazanımlarına, yine beraber yürüdüğünüz ve şimdilerde siyasi olmayan sebeplerle ayrıldığınız suç ortağınız az adamla yakaladı da size mi yüklendi?

Kumpas davalarında kurduğunuz cadı kazanlarında kaynatırken bu ülkenin aydınlığını, "Hukuka saygılı olun" lakırdısı düşmüyordu dillerinizden,

hayırdır?

Neden bu güvensizlik?

Yoksa kendinden mi biliyor kişi işi de
çektiği gibi çekiliyor fişi diye
yaygara koparıyor,
birden hukuk, özgürlükle doluyor,
pankartları ve
her biri sorsan demokrasinin afişi?



Yeri gelmişken söylemekte fayda var.

Bizzat yaşayan ve yaşananlara gerçek anlamda tanık olan herkes görür ki; Fetullah Gülen Cemaati bu ülke için en büyük tehdit ve tehlikedir.

Bugün en büyük düşmanı Erdoğan gören, Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin diyen, Erdoğan'dan daha kötü ne olabilir ki diyenler,
-görünen o ki- yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunu acı şekilde öğrenecektir yakın zamanda.
Burada amaç, birilerinin ne mal olduğunu anlatırken başka birilerini AKlamak değildir.

ÇÜNKÜ TÜRKİYE'DE ŞU AN KÖTÜLERİN SAVAŞI VARDIR. SAVAŞAN ARASINDAKİ MESELE SİYASİ DEĞİL, TAMAMEN "DUYGUSAL" VE YÖNETİM ERKLERİNE SAHİP OLMAKLA İLGİLİDİR.

Kumpas davalarında kendi vekillerine sahip çıkmayanlar, bugün özgür basın diye tetikçilerin kapılarında paspas olmaktalar.

Belki de "bir kaset nelere kadirdir" kimileri için?

Bilemeyiz.

Bugün hala kumpas davalarında olan biteni görmeyen, tarihsel süreçte doğru konumlan(a)mayan insanlar, popüler kaygılar ve gözlerini kör eden "tek odak nefreti" ile birilerine paravan, pankart oluyorlar.

Ayıptır.

Tarihin defterinde bunlarda herkesin hanesine itinayla yazılır, unutulursa hatırlatılır.

Hukuki açıdan yapılanlara tepki gösteririm ama sorarım:

Bugün hukuksuzluklara maruz kalanlar, hukuku diri diri toprağa gömerken neredeydiniz?

Hukuksuzluğun Türkiye'de inşaası sırasında lokomotif olanlara "Gördünüz mü, hukuk herkese lazımmış" diyebilir misiniz?

Peki Cem Aziz Çakmak?
Muzaffer Tekin?
İlhan Selçuk?
Türkan Saylan?
Murat Özenalp?
Ali Tatar?
Berk Erden?
Dolaylı dolaysız onları kim öldürdü?
Ve kim geri getirebilecek?

***
Bu kavgada bizim taraftan kimsenin eli su verebilecek itfaiyenin hortumuna gitmez.
Giden o el de taş olur taş!
Bizden söylemesi...

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
28 EKİM 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder