28 Mayıs 2015 Perşembe

Algı Operasyonlarından Bunalanlar İçin HDP - Çağdaş BAYRAKTAR





Bazı çevrelerce çok "tutarlı" bulunuyor Selahattin Demirtaş. Kendisi de yer yer bunun vurgusunu yapıyor.

Bunun gibi vurgu yaptığı başka bir şey de, şu an geldikleri noktanın, uzun yılların mücadelesi sonucu olduğu.

Tamam o zaman.

Madem çizgilerinde değişen bir şey yok.

Çok değil, Kasım 2012'ye gidelim.

Yaklaşık 3 sene öncesine.


Mardin Kızıltepe'de, "Öcalan posteri asamazsınız" diyenlere ne diyor Demirtaş?


"Bu halk için, 14 yıldır İmralı'da bir beton çukurda direnen Kürt halk önderinin posterini KÜRDİSTAN'A asamayacak da nereye asacak bu halk?"

Bununla da kalmıyor ve ekliyor.

Son kısım, özellikle HDP'den "mazlum" ve "siyasi seçenek" yaratmak isteyenler için önemli. Çünkü bahsettiği bir sürecin işlemesi için, esas sizlerin oyları gerekli:

"BUNA ALIŞSANIZ İYİ OLUR. ÇÜNKÜ BİZ BAŞKAN APO'NUN HEYKELİNİ DİKECEĞİZ HEYKELİNİ"

(İzletinin sonunu izleyen birisi bile Selahattin Demirtaş'ın ne kadar tutarlı olduğunu da görebilir.)

***

Etnik ve mezhepsel yaklaşımlara karşı olan, farklılıkları reddetmeyen, lakin ortak geçmiş, ortak dil, ortak kültür ve ortak yaşam ekseninde birlikteliği baz alan bir ulus devlet anlayışı ile kurulmuştur Türkiye Cumhuriyeti.

Ahmet Taner Kışlalı hocamızın da dediği gibi:


Etnik köken bir “alt kimlik”tir. Etnik kültür bir “alt kültür”dür.
“Ulusal kültür” alt kültürlerle çatışmaz; onların sentezinden oluşur.
“Ulusal kimlik” de bir “üst kimliktir”. Alt kimliklerle çatışmaz; onları kendi şemsiyesi altında bütünleştirir!
Etnik kimlik, çoğunlukla “ırksal”dır. Ulusal kimlik ise “kültür bütünlüğü”nün adıdır, bir “ırk bütünlüğü”nün değil...

Türk vatandaşlığının içi, kanla, kafatasıyla değil, kültür ile, ortak değerlerle doldurulmuştur.

Yani yine Kışlalı hocamızın dediği gibi:
"Elbette ki ırk ve din birliği de varsa, ulusal bağların daha güçlü olabileceğini söyleyebiliriz. Ama bunlar, Kemalist ulusçuluğun “olmazsa olmaz” koşulları değildir."

***

Bunu çarpıtanlar, saptıranlar, bu değerleri keyfine göre kullanmak isteyenler elbetteki vardır. Hatta bazı zamanlarda ülkenin yönetiminde söz sahibi olmuşlardır.

Hatta 1938'den sonra bazı zamanlar, belki de çok fazla zamanlardır!

Fakat, ne bunu yapanları savunmak doğrudur,

ne de bunu yapan "yanlış" insanlar üzerinden, doğru olan kurucu felsefeyi yermek.

...

Yine konumuza dönersek:

Bir ulusu halklara bölüyor.

Çünkü bölmek artık ruhunda var.

Bu zihniyet için kimse önce insan değil.

Önce Kürt,
ya da değil.

-Yine kendi ayrımlarına göre- Kürt değilse de şayet,

bu sefer bakılan, -yine önce insan değil- kişinin kendisini "Türk olarak görülüp görmemesi".

[ Ki bu da doğal. Irk üstünlüğüne inanıldığı yerde ırk nefretinin olmasından doğal ne olabilir? ]

Bu zihniyetin içinde adayların mesleki başarılarını, projelerini göremezsiniz, duyamazsınız pek fazla.

Çünkü o kişileri seçenler için onlar birey değil, etnik ya da mezhepsel kimliktir sadece. Bu yüzden tercih edilmişlerdir.

Seçilen de bunun bilincindedir elbette.

Arz - talep meselesidir durum.

Bizler, sizlerin bu "kan falına bakma" hastalığınızın farkındayız da, aklı karışanlar, güne odaklı yaşayanlar için yine başa saralım.


"
Bu halk için, 14 yıldır İmralı'da bir beton çukurda direnen Kürt halk önderinin posterini KÜRDİSTAN'A asamayacak da nereye asacak bu halk"
...

Doğal HDP seçmeni olmadan Selahattin Demirtaş'a "sempatik" ve "insancıl" mana yükleyenlerin bile neredeyse tamamı, APO'nun teröristbaşı, bebekkatili, terörist olduğunu bilir.

Selahattin Demirtaş, kendisini kimlik siyasetinden ibaret görerek, Kürt olarak tanımlıyor mu?

Tanımlıyor.

İçinde bulunduğu örgüte "Kürt Siyasi Hareketi" diyor mu?

Diyor.

Bu hareketi de, "Kürt Halk Hareketi" olarak görüyor mu?

Görüyor.

Peki, kendisini içinde kabul ettiği hareketin önderi olarak kimi kabul ediyor?

Apo'yu.

Mesele gayet anlaşılır olsa da, biz devam edelim.

HDP Türkiye Partisi olma iddiasında değil mi?

O zaman Kürdistan neyin nesi?

Hadi diyelim bir yer sizin için Kürdistan.

Bu durumda Kürdistan diye tabir ettiğiniz yerde Kürt kökenli olmayanlar ne olacak, onlar da o bölgenin mi azınlığı olacak sorusunu sormuyorum.

"Madem sizin için her şey kimlik, her şey kan, o zaman; Güneydoğu'da DNA testi yapılacak olsa ve sizin Kürt diye kimliklendirdiğiniz kişilerin etnisitesi farklı çıksa, o zaman ne olacak? Çünkü sizin için öncelik kan ve kimlikse, hareketiniz her zaman bunun sonuçlarına göre şekillenmek zorunda?" sorusuna da girmiyorum.

[ Burada mesele asla birilerine "Siz aslında Kürt kökenli değilsiniz" demek değil. Sadece, kişinin kendi belirleyemediği yer ve tercihler üzerinden "kutsallık" ve "siyaset" yapmanın ne kadar "ilkel" ve "akılcılıktan uzak" olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. ]

Konuyla ilgili sorum şu:

Bu isim üzerinden gireceğiz Feodal ve Federal anlayış, kimin doğal çıkarları ile uyuşur?

***

Şimdi de konuşmadaki son cümlesini tekrardan anımsayalım Selahattin Demirtaş'ın:"BUNA ALIŞSANIZ İYİ OLUR. ÇÜNKÜ BİZ BAŞKAN APO'NUN HEYKELİNİ DİKECEĞİZ HEYKELİNİ"

Alışması gereken kim?

...

Son günlerde şu sözü kullanılıyor HDP'nin seçim otobüslerinde Demirtaş'ın:

"Seni Başkan yaptırmayacağız." (x3)

"Cumhurbaşkanı yaptırmamak için sözde çabaladığın, atıp tuttuğun Erdoğan'ı ekibinle ayakta alkışlayan sen değil miydin? Ki sizler bu saygıyı, şu an sömürdüğünüz pozisyonlarda olabilmenizi sağlayan kurucu öndere bile göstermediniz?" de demiyorum.

Sadece o zaman şunu mu anlamalıyız diye soruyorum kendime:

Sizin derdiniz başkanlık değil de, Erdoğan'ın başkan olup olmaması mı? Çünkü hali hazırda sizin zaten BAŞKANınız var?

Ya da, BAŞKANınıza hayat öpücüğü vererek yaşama döndüren bir liderin BAŞKAN olmasından ne kadar rahatsız olabilirsiniz?

Ne kadar mağdur olabilirsiniz?


***

Uzun vadede keyfini bozmayacak diye, kısa vadede kendisine en emeksiz gelen seçeneğe doğruymuş muamelesi yapıp, bu düşüncesine de iman etmek bir tercihtir.

Tıpkı yapılması istenen "Başkan Heykeli"ne destek verip vermemenin bir tercih olduğu gibi.

Fakat akılcı değildir.

Derdi kendisi ve ülkesi için doğruyu aramak olan kişilerin ise, bu süreçten çıkarması gereken mesaj açık ve nettir.

Resim büyüktür,

izlemeye ve görmeye müsaittir.


Çağdaş BAYRAKTAR
28 Mayıs 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder